Musevi İşadamı Doğan Kasadolu, İsrail askerlerinin Müslümanların ilk kiblesi Mescid-i Aksa’ya postallarıyla girerek gerçekleştirdikleri baskını Hür Haber’e değerlendirdi.

HÜR HABER / HABER MERKEZİ
PINAR HİLAL BALTA

İsrail askerleri 5 Kasım’da Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’ya postallarıyla girmiş, mihrabı çiğneyip tahrip etmişlerdi. Kur’an’ı Kerimleri yerlere atan askerler gaz bombaları ve plastik mermilerle Filistinlileri yaralamış, bir Filistinliyi öldürmüşlerdi. Musevi İşadamı Doğan Kasadolu, İsrail askerlerinin Müslümanların ilk kıblesine yaptığı bu saldırıyı Hür Haber’e değerlendirdi. Kadolu yaşanan bütün gerginliğinin temel sebebinin Mavi Marmara olduğunu belirten Kasadoğlu, “Mavi Marmara saldırısının sorumluları cezalandırılmadığı sürece bu tahrikler devam edecektir” dedi.

İşte o açıklamalar:

“BIRAKIN MESCİD-İ AKSAYI HİÇBİR CAMİYE BU SAYGISIZLIK İLE GİRİLEMEZ”

Orada dramatik bir durum var. İsrail askerleri ve polisleri 45 yıl sonra ilk defa Mescid-i Aksa’ya girmişler. Bunu kabul etmek mümkün değil. Mescid-i Aksa İslam aleminin en önemli kutsal mekanlarından biridir. Dolayısıyla İsrail polisinin hiçbir şekilde bu mekana çizmelerle vs. giremez. Ayrıca değil Mescid-i Aksa’ya herhangi bir Camişerife kesinlikle bu şekilde giremez.

“BİZ İSLAM’A SAYGILI OLMAK DURUMUNDAYIZ. ALDIĞIMIZ TERBİYE BUNU GEREKTİRİR”

İsrail’de çok iyi bir profesör varmış. 1985-86 yıllarında o zamanki Müslüman eşimin kendi talebi ile bir operasyon için o profesöre gittik. Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettik ve ben de Yahudi kimliğim ile girdim. Bizi muhterem bir hoca kapıda karşıladı. Görmek istiyoruz içeriyi dedik. Tabiatıyla ayakkabılarımı çıkardım. Çünkü bizim aldığımız aile terbiyesi İslam’a son derece saygılı olmayı gerektirirdi. Hocanın elini öptüm. O da beni öptü, sarıldı. İçeri aldı, dua etti. Son derece medeni bir karşılamaydı. Çok güzel bir muhabbet ettik. Belki de onun oradaki duaları sayesinde bugün sağlığımız ayakta. Bilinemez.

Ne bahane ile olursa olsun mukaddes yerimiz Mescid-i Aksa’ya çizmeyle ayakkabı ile girilmesi dahi kabul edilemez. Bu bizim aldığımız eğitimin ve terbiyenin gereğidir. Biz İslam’a saygılı olmak durumundayız. Dolayısıyla bu saygısızlığı telin ediyorum, protesto ediyorum. Ve hükümetin de özür dilemesi lazım diyoruz.

“BU TAVRIN SEBEBİ MAVİ MARMARA’DIR”

İsrail’in bu tavrının sebebi Mavi Marmara’dır. Gemiye giren asker aldığı emri ifa etti ve biz 10 şehit verdik. 10 tane masum insan orada katledildi. Mavi Marmara katliamını yapanlar halen hiçbir ceza görmemiş durumdalar. Bunu ben kabul etmiyorum. İsrail Genel Kurmay Başkanı kim ise, bu olara sebebiyet verne kim ise yargılanıp hapis ile cezalandırılmaları gerekiyor. Tazminatı kabul etmiyorum. Nedir tazminat? Adamı öldür tazminat ver. Olmaz böyle şey.

“MAVİ MARMARA BİR SAVAŞ SUÇUDUR VE SORUMLULAR HAPİSLE CEZALANDIRILMALIDIR”

Yapılan bir savaş suçudur. Nitekim Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcılığı bu savaş suçudur ama yargılama yetkimiz yok dedi. Madem bu katliamı yapanlar orada yaşıyor oradan emir verdiler. İsrail makanlarının kendi yargısı bunları yargılayıp mahkum etmelidir. Bunun için de uluslararası baskı gereklidir. Nasıl Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bize (Türkiye’ye) sen şöyle yap böyle yap diyebiliyor. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler (BM)’in İsrail’e “bu adamları yargılayın” demesi lazım. Bizim gidip de adamı oradan kaçırıp getirecek halimiz yok. Dolayısıyle kendi ülkelerinde bu adamların yargılanmaları gerekiyor. Yani Mescid-i Aksa’ya yapılan bu operasyonun bir ayağı orada. O admalar cezalandırılmış olasalardı bu operasyon vuku bulmayacaktı.

“İSRAİL TEPKİ ALACAĞINI BİLE BİLE NEDEN BUNU YAPTI?”

İsrail otoritelerinin yapmak istediğini tahlil etmel gerekiyor. Ne yapmak istiyor bu adamlar? Niye girmişler içeriye. De ki bir adam beş kişiyi öldürmüş camiye ya da kiliseye sığınmış. Giremezsin çünkü mukaddes yerdir. Bekleyeceksin. İçeriden bomba mı atıyor, hayır. Yapılan bir tahriktir. Bütün İslam alemi ayaklandı. Bizim Cumhurbaşkanımız bu meseleyi Birleşmiş Milletlere götüreceğim diyor. Herkes, muhalefet partileri de haykırıyor. Neden? Neden bu tahrik?

İsrail makamları oraya girerken böyle bir tepki alacaklarını biliyorlar. Çünkü Müslümanlar mukaddesatına son derece saygılıdır. Hatırlayın bir karikatür nedeniyle dünya ayağa kalkmıştı. Tepki alacaklarını bile bile bunu yapmalarının sebebi dünyada bir kaos ortamı oluşmasını istemeleri.

“İSRAİL İSLAM DÜNYASINDA BİR İSYANI KÖRÜKLEME DERDİNDE”

Son Gazze olaylarında neler oldu? 2000’den fazla şehit verilmiş ve özellikle İslam ülkelerinde Yahudilere karşı bir antipati belirmiş. Acaba her Yahudi İsraillilerle fikir birliği içerisinde mi, onlara destek oluyorlar mı? Bunlar düşünülmüş. Hatta Türkiyeli Yahudilerden İsrail’e para gidiyor. Gençler gidip, savaşıp, Filistinlileri öldürüp geri dönüyor” gibi iddialar ortaya atıdı. Ve bir takım eylemler beklendi, tedbirler alındı. Hatta geçenlerde evlerinde öldürülen Karako çifti vardı. İddianamede yer alan bilgiye göre yanlarında çalışanlarla İsrail-Filistin konusunda tartışmışlar. Yok sen Yahudisin yok sen Müslümansın gibisinden… Yani bir tahrik unsuru oldu diye sayın savcım iddianamesinde bunu gündeme getirmiş.

“İSRAİL DÜNYADA BİR YAHUDİ KARŞITLIĞI DOĞURMAYA ÇALIŞIYOR”

Mescid-i Aksa’ya bu şekilde saygısızca saldıranlar. Bütün İslam alemind ebir isyanı körüklüyorlar. Geçen hafta Akit Gazetesi’nde bir yazar da soruyor. “Biz de burada Nevrez Hanım Havrası’na bu şekilde girsek ne olacak? O da haklı oalrak bunu soruyor. Şimdi İstanbul’da 17 bin, 1000 tane de İzmir’de Musevi yaşıyor. Ne olacak şimdi? Bir tane Musevi okula gidecek ve 500 Müslüman var. Tepki olmaz mı? Olur. Doğal olarak olur. Diyecekler ki senin fiili bağın var İsraille…

İsrail otoritelerinin yapmak istediğinin dünyada böyle bir Yahudi karşıtlığının doğmasını sağlamak olduğunu düşünüyorum. O sebeple Mavi Marmara’nın sorumlularının İsrail yasalarına göre yargılanması gerekir.

İsrail bir hukuk devletidir. Ayrımcılık ve nefret yasası çıkardılar. Postallarıyla mescide girmek nefrete girmiyor mu? Aynı şekilde burada da biri öylece havraya girse nefret suçu değil mi bu? Eğer yargılanma olmazsa bu tarz saldırılara devam eidlecektir. Çünkü kimse yapılanın karşılığında ceza görmüyor. Bu kan 6000 senedir dökülüyor. Bu kan artık durmalı. Peki nasıl olacak ? Hakkaniyetle. Suç işleyenler iki tarafta da varsa yargılanacak ve ceza alacak.

MÜSLÜMAN VE YAHUDİ BİR ARADA YAŞAYABİLİR Mİ?

Uluslararası mahkeme Yugoslavya’da yapılana soykırım dedi ve yargılandılar. Hala devam ediyor. Bu bir örnektir. Burada da yapılmalı. O zaman İsrailliler de rahat edecek. Onlara da bomba atılıyor. O kaosun içerisindeler.

Fransızlar ve Almanlar onlarca sene savaşmışlar ve sen öldür ben öldür. Bu savaşı bırakıp paraları bölüşelim demişler. Avrupa devletleri hep savaşmışlar yıllarca ve ortak menfaatler için şimdi bir aradalar.

Müslüman ile Yahudilerin birarada yaşamam gibi bir durumu olamaz. Biz asırlardır bu ülkede Türkiye’de yıllardır yaşıyoruz ve gayette memnunuz. Geçenlerde sordular bana burada yaşamaktan memnun musun. Elbette memnunum. Yine dünyaya gelsem burada ve bu şartlar gelmek isterdim. Şaşırdılar. Bu akdar menfi olaylar var dediler. Olabilir düzelir dedim. Sorunsuz bir ülke yok.

Bu sorun uluslararası baskı ile çözülür. Dış yardımı kesersin, ambargo uygularsın, vermezsin yakıtını, yedek parçasını… O zaman mecbur yargılama olacak. Bir de tazminat davası açacaksın sonra. Karşı taraf da yapıyor bu tarz eylemler. Onları organize edenleri de yargılayacaksın. İki toplum birarada insanca yaşayacak.

“İDAM DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR KARARDIR. BANGLADEŞ HÜKÜMETİ İDAM KARARLARINI BOZMALI”

Bangladeş’teki idam kararlarına çok üzülüyorum. Bazı ileri gelen muhalif İslami liderler için 40 sene önce vuku bulan bazı olaylar sebebiyle idam cezaları verildi. Şu an bir bilgim yok. Hiçbir dava dosyasını incelemedim ve görmedim. Ama ben idam cezasına karşıyım. Özellikle İsami şahsiyetlerin, yani arkalarında inananları olan insanların idam edilmelerini doğru bulmuyorum.

İdam dönüşü olmayan bir karardır. Kan davasıdır. Kan davasının başlangıcıdır. Biz yaşadık bunu. Üç tane devlet adamımız idam edildi. Ardından 3 tane genç idam edildi ve onun intikamı dendi. Bizim ülkemiz idam kararını kaldırmak ile çok yerind ebir şey yapmıştır. Bangladeşteki idam kararlarının bozulmasını ve affedilmelerini istiyorum. Bunun için bir dilekçe vermeyi düşünüyorum. Ben bir Türk Yahudisi olarak beraber ve birlikte yaşanması gerektiğine inanıyorum. Bunu haykırıyor ve Bangladeş yöneitminden ve devlet büyüklerinden anlayışlı davranılmasını ve kan dökülmemesini talep ediyorum

Kaynak: http://www.hurhaber.com/yahudi-isadami-dogan-kasadolu-israil-yahudi-karsitligini-tetiklemek-istiyor/haber-672539

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir